Hollanda'nın önemli bir kısmı deniz seviyesinin altında yer alır. Ren, Maas ve
Schelde nehirleri Hollanda üzerinden denize dökülerek ülkeyi delta haline
getirir. Ülkenin sular altında kalmaması için kilden oluşan setlerden
yararlanılmış ayrıca gelgitlerin etkisinin azaltılması için yapay kanallar
açılmıştır. Setler kurulduktan sonra arazilerden suların boşaltılması ve
arazilerin kurutulması için ilk zamanlarda yel değirmenlerinin gücünden
faydalanılmıştır.
Hollanda’nın başkenti Amsterdam 11 milyon tahta kazık üzerine inşa edilmiş
bir şehir. Amstel nehrinin Zuiderzee (Kuzey Denizi) ile buluştuğu noktaya
kurulmuştur. Şehirdeki kanallar nedeniyle kuzeyin Venedik’i de denilebilir.
Güzelliği nedeniyle bana göre Avrupa’da görülmesi gereken yerlerden biri.
Şehirde yaşayan insanlar açık fikirli, hoşgörülü ve turistlere karşı
sıcakkanlılar.
Kanalların etrafındaki tarihi binalar tahta kazıklar üzerine oturtulmuştur. Çoğu evler kazıkların çürümesi nedeniyle yana doğru yatmıştır. Evlerin pencereleri büyüktür. Bu durum hem ağırlığın düşmesine hem de evler küçük ve dar olduğundan eşyaların pencereden eve taşınmasını sağlamaktadır. Evlerin üst kısmında eşyaların taşınması için makara bulunmaktadır. Bazı evlerin öne doğru eğilmiş olduğu göze çarpmaktadır. Bunun nedeni olarak eşyaların yukarı taşınması sırasında binaya zarar vermesinin engellenmesi gösterilmektedir. Öte yandan geçmiş dönemde binaların eğikliğinin zenginlik göstergesi olarak kabul edildiği de söylenmektedir. Evler tuğladan inşa edilmiş olup, zenginlerin evleri ithal taşla kaplıdır.Şehirde yeterince arazi bulunmadığından kanal üzerindeki evlerde veya
teknelerde yaşayan insanlar dahi bulunmaktadır.
Amsterdam oldukça küçük bir şehirdir. Çoğu yere tramvay veya yürüyerek
ulaşım mümkün. Öte yandan bisiklet çok fazla. Şehirde katlı bisiklet
otoparkları dahi bulunuyor. Genelde kullanılan bisikletlerin modern ve yeni
olmadığı gözlemlenir. Bu durum bisiklet hırsızlıklarından kaynaklanmaktadır.
Hava yazın bile oldukça soğuk olabilmekte ve sürekli yağış almaktadır. Bu
nedenle şehri gezerken şemsiye ve kalın giysiler bulundurmakta yarar var.
Gezilecek Yerler
Centraal Station
1889 tarihli olup Damrak bulvarı üzerinden Dam
Meydanına çıkılabilmektedir. Şehrin kalbindedir. Bu bina 3 tane yapay ada
üzerinde 8.687 adet tahta kazık kullanılarak inşa edilmiştir.
Sint-Nicolaaskerk (Aziz Nicholas Kilisesi)
Centraal Station’dan
çıkınca kanal köprüsünden geçerken kolayca görülebilen 1887 tarihli Katolik
kilisesidir.
Schreierstoren (Ağlayan kule)
Centraal Station civarında Prins
Hendrikkade caddesi üzerinde yer alan bu kule adının denize açılan erkekleri
uğurlamak için kuleye çıkıp ağlaşan kadınlardan geldiği söylenmektedir. Şuan
içinde bir cafe yer almaktadır.
Dam Meydanı
Buranın asıl merkez olduğunu söylemek mümkün. Burada Koninklijk Paleis (Kraliyet Sarayı),
sarayın yanında Nieuwerk Kerk (Yeni
Kilise) ve meydanın diğer tarafında
2. Dünya Savaşı anısına bir anıt bulunmaktadır. Meydan civarında Madame Tusssauds müzesi de yer
almaktadır.
Magna Plaza sarayın hemen arkasında Dam meydanında yer alan
19. Yüzyıla ait Gotik tarzda gösterişli bir yapıdır. Burası postane olarak inşa
edilmiş ancak şu an alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır.
Red Light District (Kırmızı fener bölgesi)
Kırmızı Fener Bölgesi |
Haritadan bakıldığında
Centraal Station’ın sağ tarafında Oude
Kerk’in güneybatısında özellikle Centraal Station ile Nieuwenmarkt arasında
kalan kısımda yer alan Amsterdam’ın en çok turist çeken yerlerinden birisidir. Dar sokaklarda kırmızı florasan lambalı cam kapıların arkasında minik odalarda bulunan hayat
kadınları kendilerini sergilemektedir. Ancak fotoğraflarını çekmek kesinlikle yasaktır. Aksi taktirde çok büyük tepkileriyle karşılaşabilirsiniz. Özellikle hava karardıktan sonra bu bölge canlanmakta ve turistlerin akınına
uğramaktadır.
Coffee Shop'lar
Red light bölgesinde bolca bulunmaktadır.
Bunlardan en çok bilineni The Bulldog’tur. Bu kafelerde ot ve ot içeren ürünler
satılmaktadır. Sokaklar bu kafelerden
gelen koku ile dolmaktadır.
Bu bölgede ayrıca cinsellik içerikli showlar,
tiyatrolar ve dükkanlar yoğunlukla yer almaktadır.
Oude Kerk (Eski Kilise)
Şehrin en eski kilisesidir. Yapılışı
1250’li yıllara kadar dayanır. Şehrin red light bölgesinde gotik yapısıyla
dikkat çekmektedir.
Zuiderkerk (Güney kilise)
17. Yüzyıla ait Protestan kilisesi
olup şehrin Nieuwmarkt bölgesinde yer almaktadır. Bu kilise Protestanlara özel
olarak inşa edilen ilk kilisedir. Kilise Monet’in resmine de konu olmuştur.
Museumplein (Müzeler bölgesi)
Rijksmuseum (Ulusal Sanat Galerisi), Van Gogh Museum ve Stedeljik
Museum’un yer aldığı bir bölgedir. Centraal Station’ın önünden 2 ve 5 no’lu
trenlerle ulaşım mümkün. Rijksmuseum’un arka tarafında 2 metre yüksekliğinde ve
23,5 metre genişliğinde meşhur I amsterdam yazısı yer almaktadır.
Kanal turu
Amsterdam’ı görmek için güzel bir aktivitedir.
Centraal Station civarında kanal turu düzenleyen birçok tekne bulunuyor. 1
saati aşkın süren tur sırasında audio guide ile
şehrin tanıtımı gerçekleştiriliyor. Tekne turu esnasında
Reguliersgracht’ta yedi adet köprünün ard arda sıralandığı noktadan güzel
fotoğraflar çekmek mümkün.
Royal Delft Experience
17. Yüzyıldan kalan porselen fabrikasıdır.
Muntplein’deki Munt Tower’da bir şubesi yer alır.
Anne Frank Huis
Anne Frank’ın ailesi ile birlikte Nazilerin şehri
işgali sırasında saklandıkları yerdir. Anne Frank bu dönemde yaşadıklarını
günlüğünde anlatmış, Naziler tarafından saklandıkları yer keşfedilince kamplara
gönderilmiştir. Burada tifüsten ölmüş, sağ kalan babası tarafından günlük kitap
haline getirilmiştir. Prinsengracht’ta yer alan müzeye yürüyerek veya 13 nolu
tramway ile ulaşım mümkün.
Amsterdam’dan Günübirlik Geziler
Günübirlik geziler ile Hollanda’nın geleneksel evlerini ve yel
değirmenlerini görmek mümkün.
Marken |
Kuzey denizi bölgesinde sakin bir balıkçı kasabasıdır. Otlayan hayvanlar
(Freisland ineğini) ve yerel giysili insanlarla karşılaşılabileceğiniz bir
yerdir. Toprakların sular altında kalmasını engelleyen setler burada
görülebilir. Buraya Centraal Station’dan otobüsle ulaşmak mümkün olup yolculuk
30-45 dakika sürmektedir.
Volendam |
Volendam
Marken’in yakınında turistik bir kasabadır. Kuzey
denizine karşı sıralanmış tipik Hollanda evleri ile sakin ve güzel bir yerdir.
Kafeler ve Hollanda porseleni, laleleri, peyniri ve tahta ayakkabıları satan hediyelik
eşya dükkanları bulunur.
Volendam girişinde Gouda
peynirinin ve Hollanda’nın meşhur tahta ayakkabılarının yapılışını gösteren
dükkanlar yer alır.
Rotterdam
Erasmus Köprüsü |
Amsterdam’dan trenle yaklaşık 1 saat uzaklıkta
olan bir liman kentidir. Nüfus açısından ülkenin Amsterdam’dan sonraki ikinci
büyük kentidir ve Avrupa’nın en büyük limanlarından birine sahiptir.
Hollanda’nın güneyinde yer alan şehir ilginç mimari yapılarıyla dikkat
çekmektedir. Özellikle kübik evler
oldukça meşhurdur. Bunun yanı sıra, Maas nehri üzerindeki 800 metre
uzunluğundaki Erasmus köprüsü şehrin
en önemli yapılarındandır.
Kübik evler |
Hotel New York |
Rotterdam’da yer alan Hotel New York Hollanda-Amerika Hattı isimli şirketin binası olarak
1901’de inşa edilmiştir. Bu şirket gemilerle Amerika’ya göç eden Hollandalıları
taşıyordu.
Amsterdam’dan trenle yaklaşım 1 saat uzaklıkta
olan daha çok hükümet binalarının yer aldığı düzenli bir şehirdir. Yüksek Adalet Divanının yer aldığı Peace Palace burada yer alır. Şehirde
Hollanda’nın önemli yapılarının minyatürlerinin bulunduğu Madurodam keyifli vakit geçirmek için ziyaret edilebilir.
Mesdag |
Mestag tarafından yapılmış olan şehrin plajının ve Schveningen köyünün
19. Yüzyıldaki halini resmeden panaromasının yer aldığı Panaroma Mesdag ziyareti
şehirde yapılabilecek bir diğer aktivitedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder